ŞAFAK SENFONİSİ III - DAVULLAR

Önce her şey sakindi.

Bir yaz akşamıydı.

Ay,deniz ve bendik.

Sütliman bir mavilik uzanıyordu,sonsuzmuşçasına.
Baktıkça kendi hayatının da sonsuz olduğuna inanıyordu insan
Oysa denizlerin de sınırları vardır.

Sonra davullar başladı.
Yavaş,derinden
Arka kapıda ayak sesleri gibiydi.
Şüphelendiren,ama uyanmaya değmeyen.
Uyanmadım.
Daha önce söylemiş miydim dalgaların
Eroinden daha fazla bağımlılık yarattığını?
Nazlı nazlı salınışları,ayaklarınızı okşamaları...
Olmasını istemediğiniz şeyleri silerler.
Ya da silerlerdi,
En azından...

Ayın ışığı cılız alevleri saklamış olmalıydı,
Ancak dev ateşleri farkedebildim.

Davullar hızlandı,sesleri belirginleşti.
Uçurumun kenarında atan yürekler bilir o sesi.

Ben bilirim.

Korkarım olacaklardan.

Alevler yaklaştı.

Büyüdü giderek,davullar denizi titretti.

Gördüm.

Sahilde tek başına yürüyordu.

Ateşler etrafımı sardı.
Davullar sesimi bastırdı.
"Merhaba"lar çatır çatır yandı ahşap evlercesine

O hala yürüyordu.

Çemberden çıkamadım.
Akrep kendi kendini sokar ya
Acısını bir an önce bitirmek için,
Benim zehirli iğnem yoktu.

Önümden geçti.
Elimi uzattım,yetişmedi.
"Galiba kör" diye düşündüm.
Beni görmedi bile.
Bir kuşku fare gibi kemiriyordu içimi halbuki
"Ya ben farkedilmeyecek kadar sıradansam?"

Gitti.

Öylece kalakaldım.

Davullar sustu.

Alevler söndü.

Yüreğimde yananları deniz bile bilemezdi oysa.

Dalgalar kırık bir kalbin öyküsünü anlattılar birbirlerine.
Meltemi öptüm onun yerine

"Hoşçakal..."

0 yorum:

Yorum Gönder