KÜRE

Bırakıyorum dünyayı kendi haline
Yüzlerce yıllık sayfalarla dolu bir odada
Kitapların tozunu alan kütüphaneci gibi
Yürekten bağlıyım anılara
Ama farkındayım yine de
O sayfalarda yazan geçmişi değiştirmeye
Yetmez gücüm
Bu yüzden huzurluyum belki
Her nefesi hissederek çekiyorum içime
Her seferinde sonuna dek tadını çıkarıp ânın
Kalp atışlarımın ritminde ilerliyorum
Göğsümün tam ortasındaki o ılık yere
Bir küre görüyorum
Mor, pembe, gümüş parlıyor yumuşakça
İzledikçe maviler, yeşiller karışıyor
Açıldıkça açılıyor kürem
Ayaklarımın yerden kesildiğini hissediyorum
Uçmak değil, havayla bir olmak daha çok
Sert kayadan yüksek bir burnun üstündeyim
Tam ucundayım, yarı yere basar yarı boşlukta
Turkuazdan laciverte dönüyor altımda deli derya
Ufukta pembe gökyüzü başımın üstünde mora çalıyor
Gümüş gözler beni izliyor oracıkta
Binlerce, milyonlarca gümüş gözbebeği
Tuz kokusu burnumda
Olduğum yerde dururken
Hissediyorum
Metrelerce altımdaki deniz benim adımla çırpınıyor
Bu adımı hiç bilmiyorum, ama benim,
Bunu anlıyorum
Çok seviyorum bu yeni adımı
Kayaları dövüşü, sonsuz devinimi
Derinliği
Beni çekiyor
Suyla bir olmaya uzanıyorum
Aynı zamanda göğe uzuyorum
Genleşiyorum belki
Su da gök de ben oluyorum
Nabzını hissediyorum bu mükemmel dünyanın
Gümüş gözler bir açılıp bir kapanıyor
Mutlu oluyorum
Sonsuzluk parmaklarımın ucunda
Bu alacakaranlık hiç bitmeyecek, biliyorum
Gizemini seviyorum
Ufuktaki küçük adanın sisli silüeti dans ediyor
Onunla birlikte salınıyorum
Heyecan, bilinmeyenin tutkusu,
İçimdeki enerjinin, alabildiğine hassas hislerin korkusu
“Bu benim” diyorum, “Ben buyum” diyor dünya
Hayran hayran izliyorum
Kalbimin yarattığı bu hem hırçın hem huzurlu kâinatı
Geri döndüğümde
O küreyi hep göğsümde taşıyacağım
İnanıyorum.

0 yorum:

Yorum Gönder