NEDEN?

Yağmur sonrasıydı.
Yo, yağmur değildi o,fırtınaydı.
Önce her yer buluttu.
Kara, koyu, kalın bulutlar.
Boğazıma yapışan eller gibi,
Üzerime abanıp beni boğan iblisler gibi.
Ya da sevgilimle kavgalarım gibi daha çok.

Şehir kuşatma altındaydı uzun zamandır.
Tükenen yiyecek veya su değildi.
Bezgin insanların umutlarıydı.
Sonra fırtına koptu.
Rüzgar intikam alırcasına esti,
Küçükken kendisini döven dadısından...
Damlalar kamçılar oldu,
Hayatın yükünü taşımaktan yorgun sırtlarda şaklayan...
Ne istediğini bilmeyen insanlardan çıkardı hırsını,
Suçları yaşamla "ödüllendirilmiş" olmaktı...

Yağmur sonrasıydı.
Şehir hiç olmadığı kadar netti önümde
Ve hiç olmadığı kadar uysal,
Tanrısının ayakları altında...
Öfke grisine batan güneş bomboş maviye doğdu.
Kentin günahkar sevdalıları düşünsün diye...
Beyaz bulutlar masum şehirleri sever.

Fırtına sonrasıydı.
Beyaz kağıdın üstünde gölgesi vardı
Hâlâ açık duran masa lambası ışığının.
Işığın kendisi başka diyarlardaydı.
Köşe başındaki sokak lambası yolculuğa çıkmıştı
Öbür köşebaşına tek gidişlik biletle.
Zorlu bir yol olacak ki,
Yerde yatıyordu, baygın gibi.
Yorgunluktan beli ağrıyordu, iki büklüm...
"Beni terketti."
Oysa hep ordaydı.
O çok zor bulduğum,
Bulduğumda da dönüp kaçtığım huzurun simgesiydi.
Sonsuza dek aynı yerde olmalıydı.
Kendi fırtınalarımdan kurtulup limana girdiğimde
Deniz feneri gibi selamlamalıydı beni
Yolumu gözleyen yemyeşil gözler gibi...

Ama artık yok.
"Gitti" ya da "bitti".
Neden?

"Sen de başını alıp gitme ne olur..."

0 yorum:

Yorum Gönder